Bugün 21 Eylül Dünya Sıfır Emisyon Günü. Bu yazımda öncelikle size sıfır emisyonun ne olduğundan, ülkelerin bu konudaki hedeflerinden, sıfır emisyon konusunda bazı ülkelerin ve ülkemizin nasıl bir yol izlemekte olduğundan ve bu konuyla ilgili yapılması gerekenlerden bahsedeceğim.
İlk olarak sıfır emisyon nedir onu anlatmak isterim. İnternetten sıfır emisyon nedir diye baktığımızda karşımıza ‘’Net sıfır emisyon nedir, bunla ilgili ne yapılmalı?’’ gibi yazılar çıkıyor. Öncelikle bu karışıklığı önlemek için sıfır emisyon ve net sıfır emisyon arasındaki farka dikkat çekmek gerek. Sıfır emisyon adından da anlaşılacağı üzere bir ürün, hizmet veya enerji kaynağının doğrudan emisyon salınımına sebep olmamasıdır. Araç kullanmak yerine bisiklete binmeyi ya da yürümeyi tercih etmek ve elektrik enerjisi üretimi için rüzgar türbini kullanmak sıfır emisyona örnek olarak verilebilir. Net sıfır emisyon ise tasarrufu sağlanan emisyon miktarının toplam emisyon miktarına eşit olması durumudur. Bazı ülkeler sıfır emisyona yönelik önlem almanın yanı sıra net sıfır emisyon hedeflerine de sahip. Bu bağlamda, ülkeleri net sıfır emisyon hedefine iten dönüm noktası ise 12 Aralık 2015’te imzalanan Paris Barış Antlaşması olmuştur. Bu antlaşma küresel ısınmayı ortalama 2 derecenin altında tutma hedefinin belirlenmesi, sera gazının emisyonlarının azaltılmasını ve uzun vadede de net sıfır seviyesine çekilmesini bir iklim bilincinden ibaret olmaktan çıkardı ve politikaya dönüşmesini sağladı. Böylece, Paris Antlaşması’nın bağlayıcı özelliği iklim hareketlerine zemin oluşturur hale geldi. 2018 yazında İsveçli lise öğrencisi Gretha Thunberg’in iklim için okul grevi eyleminden sonra çığ gibi büyüyen gençlik hareketlerine dönüşen Gelecek İçin Cumalar ve aynı dönemde Londra’daki iklim protestolarında doğan Yokoluş İsyanları’nın hükümetlere yönelik çağrılarında net sıfır emisyon hedefi önemli bir yer tutmaktadır.
Net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeye çalışan ülkeler içerisinde en çok dikkat çekenlerden biri ise Himalaya Dağları’nın ücra köşesinde yer alan Butan’dır. Butan’ın anayasasına göre ülkenin halihazırda yüzde 70’lerde olan ormanla kaplı arazisi yüzde 60’ın altına düşemez. Ayrıca 2030’a kadar atıksız ülke olmak hedefiyle alışkanlıkları değiştirmek için her ayın ikinci günü bir saat boyunca tüm halk atık toplamak ve temizlik yapmak için seferber ediliyor. Butan karbon negatif ülkelerden biri, bir diğer ülke ise yüzde 93’ü Amazon ormanlarıyla kaplı Surinam’dır. Bu iki ülkenin yanı sıra altı ülke net sıfır hedefini kanunlaştırmış bulunmakta. Aralarından İsveç hedef tarihini 2045 olarak belirlemiş diğer beş ülke ise 2050’de net sıfır emisyonuna erişme taahhüdünde bulunmuştur. Bu ülkeler sırasıyla İngiltere, Fransa, Danimarka, Yeni Zelanda ve Macaristan. Avrupa Birliği ve diğer beş ülkede (Güney Kore, İspanya, Şili, Fiji, Kanada) 2050’de net sıfır emisyona erişme zorunluluğu kanun teklifi aşamasında.
Ülkelerin net sıfır emisyon hedefleri bunlar. Ve şimdi Türkiye’deki net sıfır emisyon hedeflerine ve ülkemizin net sıfır emisyon hedefiyle ilgili yapması gerekenlere bakalım. Paris Antlaşması’na taraf olan ve TBMM’de ilgili kanun teklifini kabul eden Türkiye, 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşacağını da beyan etti. 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşması için Türkiye’nin halihazırda 506 milyon tonu bulunan sera gazı emisyonları 32 yıl sonra 100 milyon ton civarına indirmesi ve kalan 100 milyon ton sera gazının da ormanlar gibi yutak alanlar tarafından hapsedilerek net sıfır hedefine ulaşılması gerekiyor. Türkiye bu belirtilen hedefleri, yapılması gerekenleri gerçekleştirme konusunda yolun başında ve acilen de bunlarla alakalı birtakım önlemler almalı. Ve gelelim net sıfır emisyon için alınması gereken önlemlere. Başlıca alınması gereken önlemler şunlardır:
- Gıda üretiminde verimliliği arttırmak.
- Ormanların tahrip edilmesini durdurmak.
- Gıda kaybını ve israfını azaltmak.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak ve onlara yatırım yapmak.
- Toplu taşıtları kullanmak.
- Fabrikadaki gazların bacalarına filtre takmak.
Sonuç olarak sıfır emisyon ve onla ilgili yapılması gerekenleri ciddiye almak ve bunlarla ilgili ülkelerdeki yönetimlerin ve insanların gerekeni yapması dünyamızı daha yaşanılabilir hale getirecektir.