METUEST BÜLTEN 1. SAYI

by Melike Ulker

Yaprak şeklindeki jeneratörler rüzgâr ve yağmurdan enerji üretebiliyor

Sürdürülebilir enerji çözümleri üzerine çalışan Ravinder Dahiya liderliğindeki ekip yenilenebilir enerji alanındaki gelişmelere yeni bir soluk getirmek için yapay enerji santralleri geliştirdiler. Bu yapay enerji santrallerini geliştirmek için temel aldıkları şekil ise rüzgâr ve yağmur gibi doğal güçlerden enerji elde etmeye yarayabilecek olan küçük yaprak görünümlü jeneratörler oldu. Bu jeneratörleri üretirken Ravinder ve arkadaşlarının amacı birden fazla doğal enerji kaynağını aynı anda kullanmaya yarayan bir araç geliştirmekti. Bu amaç doğrultusunda üretilen jeneratörde 2 tip enerji toplayıcısı bulunuyor. Bunlardan birincisi triboelektrik nanogenerator (TENG) adı verilen, rüzgâr sonucunda oluşan kinetik enerjiyi yakalayan bir cihaz olan triboelektrik nanojeneratördür (TENG). İkincisi ise düşen yağmur damlalarından enerji toplamak için tasarlanmış damlacık bazlı bir jeneratördür. Ravinder ve ekibi bu iki cihazı birleştirerek yapay bir tesiste test ettikten sonra simüle edilmiş doğal yağmur ve rüzgâr koşullarında cihazların 10 LED lambayı kısa süreli olarak çalıştırdığını gözlemledi. Başaralı sonuçlanmış bu cihazı doğal yaprak görünümlü olarak geliştirerek, yenilenebilir enerji çözümlerine yenilikçi bir yaklaşım getirmekle kalmayıp aynı zamanda temiz enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye yönelik çabaların da altını çiziyor. Daha detaylı bilgi için: https://pubs.acs.org/doi/10.1021/acssuschemeng.3c03620

Mühendisler Karbondioksiti Faydalı Ürünlere Dönüştürmek İçin Yeni Bir Yol Buldu

MIT kimya mühendisleri, karbondioksiti, etanol ve diğer yakıtlar gibi yararlı bileşikler üretmek için kullanılabilecek bir kimyasal öncü olan karbon monoksite dönüştürmenin etkili bir yolunu geliştirdiler.Geliştirilen bu süreç endüstriyel kullanıma adapte edildiğinde, karbondioksitin enerji santrallerinden ve diğer kaynaklardan uzaklaştırılmasına yardımcı olacağı ve bu sayede de atmosfere salınan sera gazı miktarının büyük ölçüde azalacağı ön görülüyor. Bu süreçte temel amacın karbondioksitin kimyasal dönüşümünü kullanarak onu kimyasal üretime kullanışlı hale getirmek olduğunu belirten Ariel Furst, bu amaçlarını gerçekleştirmek için elektriği kullanacaklarını da belirtiyor. Elektrikle elektrot yüzeyine DNA zincirleriyle bağlanan bir katalizör yardımıyla kimyasal dönüşüm gerçekleşiyor. Bu DNA, tüm reaksiyon bileşenlerini birbirine yakın tutmak için Velcro gibi davranarak reaksiyonu tüm bileşenlerin çözelti içinde yüzdüğü duruma göre çok daha verimli hale getiriyor.

CO2’nin parçalanması

Karbondioksitin faydalı ürünlere dönüşmesi için önce karbon monoksite dönüşmesi gerekir. Bu dönüşüm sırasında kullanılan elektrik, maliyetin de artmasına sebep olmaktadır. Maliyeti düşürmek için reaksiyonları hızlandırmayı planlayan araştırmacılar reaksiyonu hızlandırabilen ve sisteme eklenmesi gereken enerji miktarını azaltabilen elektro katalizörleri kullanmayı denediler. Reaksiyonların sıklığının artması için ise DNA’yı kullanmanın en etkili yol olduğunu söyleyen Furst, aynı zamanda DNA’yı kontrol etmenin kolay olduğunu ve bu sayede istediklerini elde edebileceklerini de belirtiyor.

Etkili bir reaksiyon

Araştırmacılar bu yaklaşım sayesinde Faraday verimliliğini yüzde 100’e çıkarmayı başardılar ki bu da sisteme giren tüm elektrik enerjisinin hiçbir enerji israfı olmadan doğrudan kimyasal reaksiyonlara gittiği anlamına geliyor. Katalizörler DNA’ya bağlı olmadığında Faraday verimi yalnızca yüzde 40 civarındadır. Ek olarak araştırmacılar, farklı katalizörleri değiştirerek ve bu yaklaşımı kullanarak metanol ve etanol gibi diğer ürünleri de yapmayı hedefliyorlar.

Detaylı bilgi için : https://pubs.acs.org/doi/full/10.1021/jacsau.3c00823

https://furstlab.mit.edu/

Related Posts

Yorum Yap