Dünyamızın su kaynakları neredeyse bitme noktasına geldi ve artık son demlerini yaşıyoruz. Konu öylesine hayati ki ülkeler arasında yeni yüzyılın en büyük problemlerinden olacak gibi duruyor. Önlemler alınmadığı takdirde su kaynaklarındaki azalmanın ülkeler arasında su savaşlarına neden olacağı öngörülüyor. Suyun değerini aslında şu an çok iyi bilmiyoruz. Bunun en büyük nedeni ise hiç üretemediğimiz bir kaynak olmasıdır. Ne de olsa dünyanın %70’i su. Bu kadar su olması sizi yanıltmasın çünkü dünyanın içilebilir tatlı su kaynakları sadece bunun %3’üne denktir. Fakat bu kaynakların da neredeyse %1’ine ulaşabiliyoruz. Buradan da su kaynaklarına sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir.
Birleşmiş Milletlerin su krizi raporunda da belirtildiği üzere gezegen olarak su krizinin ortalarındayız. Bu da artık kritik olan seviyeleri geçtik ve geriye gidiyoruz anlamına geliyor. Her gün, bu kış da yağmur yağmazsa şehirlerimiz susuz kalacak şeklinde yapılan haberlere illaki denk gelmekteyiz. Bunun gibi haberler evlerimizden su aktığı sürece pek ilgimizi çekmeyebilir. Fakat durum sanıldığından daha ciddi. Dünya nüfusunun %40′ ını oluşturan 80’i aşkın ülke şu anda su sıkıntısı çekmektedir. İçecek su bulamayan insanlardan bahsediyoruz. Hatta Afrika kıtasında işlerin daha da kötüye gittiği, akan suların insan sağlığına zararlı olduğu durumlar da görülmektedir. İnsanların başka çareleri olmadığı için bu enfeksiyonlu sağlıksız suları kullandığını söylemek üzücü bir durum.
Peki dünya nasıl bu duruma geldi?
Günümüzde dünya olarak 1960 yılında tükettiğimiz suyun yaklaşık 4 katını şimdi tüketiyoruz. O zamanlar dünya nüfusunun 3 milyar olduğunu düşünürsek, şu anda 4 kat su tüketmemiz için 12 milyar insan olması gerekirdi ama dünya nüfusu 8 milyar civarında. Bunun anlamı ise insanların çok fazla ve dikkatsizce su tüketiyor olmasıdır. Su kaynaklarının sabit olduğunu düşünürsek, durum gerçekten de çok ciddi. Bunun yanında yağış miktarlarındaki azalma, küresel ısınmadan dolayı yaşanan dalgalanma ve kuraklık her geçen gün kendini daha da çok hissettiriyor. Yani su sabit kalıyor ama tüketim artıyor ve hala önlem almıyoruz, belki de alamıyoruz. Çünkü yaşamımızı devam ettirmek zorundayız. Suyu, yiyecek ihtiyacımızı karşılamak için kullanıyoruz bu sebeple dünyadaki su tüketimi en çok tarım alanında bulunuyor. Bu da kullandığımız suyun %71′ ini oluşturuyor. Sanayide ise bu değer %18 ve az gibi görünse de, aslında etkileri büyük olan evsel tüketimde de %11 seviyelerindedir. Aynı tüketim alanları Türkiye’de şu şekildedir; tarımda kullanılan su oranı %73, sanayide %11 ve evsel tüketim %16’dır. En büyük harcamayı oluşturan tarımsal sulama 1995 yılında 253 milyon hektar alana su sağlamaya çalışırken, 2010 yılında 290 milyon hektara su sağlıyordu. 2025 yılında ise 330 milyon hektar alana su sağlanması gerekecek. Bu da bir döngü yaratıyor ve kısıtlı miktarda olan suyumuz var, fakat nüfus da artmakta. Bunun sonucunda tüketim artıyor ve normal olarak kaynaklarımız bunu bir yerden sonra karşılamayacak.
Su kaynaklarını korumak için hangi önlemleri alabiliriz?
• Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek, yüzey ve yeraltı sularının kalite ve miktarını belirli zaman aralıklarıyla kontrol etmek gerekmektedir.
• Tarım, sanayi ve kentsel alanların su ihtiyaçları için strateji dokümanları hazırlanmalı ve bu alanlarda su kullanımına kota sınırı getirilmelidir.
• Su temini, su kullanımı, atık su ve atık suların yeniden kullanımı konularında tasarruf stratejileri hazırlanmalıdır.
• Damla sulama sistemleri geliştirilmeli ve kaliteyi yükseltmek için damla sulama yapan çiftçiler desteklenmelidir.
• Su tasarrufu sağlayan sulama ve kısıtlı sulama teknikleri uygulanmalıdır.
• Sulama şebekelerinde planlı sulama programlaması yapılmalı ve su dağıtımına uyulmalıdır.
• Tarımda, ürün çeşidi önerileri suyun miktarına göre verilmelidir.
• Su kaynaklarının, etkin su kullanımı ve altyapı tesislerinin korunması konusunda toplumu bilinçlendirici ve su israfını önleyici eğitim programlarının yazılı, sözlü ve görsel basında yer alması sağlanmalıdır.
• Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kirlenmeden önce korunması sağlanmalı ve atık suların arıtıldıktan sonra tarım ve sanayide kullanılmasına teşvik edilmelidir.
İçilebilir su kaynaklarının israfını önlemeye ve tasarrufunu yapmaya ilk olarak kendimizden başlamalıyız. Suyu ne miktarda ve ne için kullandığımızı gözden geçirip, bundan sonra daha dikkatli ve tutumlu bir şekilde kullanarak su israfını önlemek konusunda kendimiz için küçük ama dünya için büyük bir adım atmaya ne dersiniz?